بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ ١٦

Ki benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün).

– Hasan Basri Çantay

وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ ١٧

Andolsun ki biz Kur'ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde bir düşünen var mı?

– Hasan Basri Çantay

كَذَّبَتۡ عَادٞ فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ ١٨

Aad (kavmi, peygamberleri Hûd'ü) tekzîb etdi. İşte benim azabım (ve bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş (düşünün).

– Hasan Basri Çantay

إِنَّآ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِيحٗا صَرۡصَرٗا فِي يَوۡمِ نَحۡسٖ مُّسۡتَمِرّٖ ١٩

Çünkü biz (haklarında) uğursuz (ve uğursuzluğu) sürekli bir günde onların üstüne çok gürültülü fırtına gönderdik.

– Hasan Basri Çantay

تَنزِعُ ٱلنَّاسَ كَأَنَّهُمۡ أَعۡجَازُ نَخۡلٖ مُّنقَعِرٖ ٢٠

(Öyle bir fırtına ki) insanları, sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imiş gibi, ta temelinden kopar (ıb helake uğrat) ıyordu.

– Hasan Basri Çantay

فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ ٢١

İşte benim azabım ve (bundan evvel) tehdîdlerim nice imiş(düşünün).

– Hasan Basri Çantay

وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ ٢٢

Andolsun ki biz Kur'ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı bir düşünen?

– Hasan Basri Çantay

كَذَّبَتۡ ثَمُودُ بِٱلنُّذُرِ ٢٣

Semud (kavmi, kendilerini azâb ile) korkutan (emir) leri yalan saydı (lar) da,

– Hasan Basri Çantay

فَقَالُوٓاْ أَبَشَرٗا مِّنَّا وَٰحِدٗا نَّتَّبِعُهُۥٓ إِنَّآ إِذٗا لَّفِي ضَلَٰلٖ وَسُعُرٍ ٢٤

«Biz (im cinsimiz) den bir tek insana, ona mı tâbi' olacağız? Bu takdîrde biz muhakkak ki bir sapıklık ve delilik içinde (kalmış oluruz)», dediler.

– Hasan Basri Çantay

أَءُلۡقِيَ ٱلذِّكۡرُ عَلَيۡهِ مِنۢ بَيۡنِنَا بَلۡ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٞ ٢٥

«Bizim aramızdan vahy ona mı verildi? Hayır, o, şımarık, aşırı bir yalancıdır».

– Hasan Basri Çantay

سَيَعۡلَمُونَ غَدٗا مَّنِ ٱلۡكَذَّابُ ٱلۡأَشِرُ ٢٦

Şımarık, aşırı yalancı kimmiş, yarın bilecekler onlar.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu